Süreyya İzgi ile 1993 Mercedes-Benz 500 SEL

1
48009
1993 Mercedes-Benz 500 SEL

Süreyya İzgi, bu sefer 1993 model bir Mercedes-Benz 500 SEL ile bize keyifli detaylar sunuyor. 1993 Mercedes-Benz 500 SEL ile anılar canlanıyor. Bakalım bir 1993 Mercedes-Benz 500 SEL sahibi olmak nasıl bir şey…

 Süreyya İZGİ yazdı ve Ferhat ÖNAL çekimleri yaptı…

Önce 1993 Mercedes-Benz 500 SEL fotoğraflarına bakalım mı?

Önde o yıldız olacak!

Çocukken dayım “Arabanın burnunda o yıldız olacak bir kere” demişti, “yıldız delisi herhalde bu adam” demiştim. Ne oluyordu ki arabanın burnunda yıldız olunca, çocuk kafamla pek de anlam verememiştim. Tamam ben de severdim önünde yıldız olan arabaları ama önünde yıldız olmayanları da sevdim hep.

2.El Mercedes Benz 500 fiyatlarına buradan bakabilirsiniz…

Yıllar geçtikçe Mercedes-Benz’in diğerlerinden kıyaslanamaz farklılıkları öne çıktıkça dayımın bu sözü kafamda iyice yer etti durdu. Milyon çeşit modelini kullanmışımdır ama dün kullandığım Mercedes-Benz modeli uzun zamandır aklımdan geçirmediğim o sözü bir kez daha getirdi aklıma. 1993 model Mercedes-Benz 500 SEL’in içindeyim.

Mercedes 190’ın tasarımcısı çizmiş

W140 kasa kodlularından. Baby Benz 190’ın da İtalyan tasarımcısı Bruno Sacco’nun elinden çıkma müthiş bir tasarım. Zamanının en büyük Mercedes’i, zamanının en lüksü, zamanının S Class’ı. Otomobilin tarifi yok, sanki hiç kullanılmamış, saati durdurmuş, zamanı dondurmuş gibi duruyor. Dipdiri resmen. Birazdan öğreneceğiniz özel donanımları yüzünden son “aşırı işlenmiş” Mercedes olarak anılan bir model bu. Titizlikle işlenen bir engelle karşılaştığında geri dönen çift cam, elektrikli bagaj kapağı, geri manevra kılavuzları gibi donanımlar, maliyetleri aşırı yükselttiği gerekçesiyle iptal edilince markanın baş mühendisi Wolfgang Peter görevinden ayrılmıştı. Bunların hepsi bırakın Mercedes modellerini, artık birçok halk otomobilinde bile standart ekipman!

Lady Diana’nın öldüğü otomobil

İlginçtir, öyle fazla kilometre de yapmamış, sadece biraz havalandırılmaya ihtiyacı var. Dışarıdan bakınca bile insanın içini acıtan kokular geliyor, önce Susurluk’taki, sonra Galler prensesi Lady Diana ile Dodi Al Fayed’in öldüğü “trafik kazalarını”… Otomobilin suçu yok tabii, çevresi kötüydü 1990’lı yılların ikinci yarısında. Geçmişine hayli karanlık olaylar bulaşmışsa da müthiş bir otomobil, anlatılır gibi değil.

Mercedesler uzun ömürlü olur

Mercedes-Benz’ler pek eskimiyor, nasıl yapıyorlarsa çok yorulmuyor. Bakar mısınız, 26 yaşında bir otomobil herhalde ancak bu kadar diri kalabilir. Kapıların açılış kapanış sesleri “sanki ilk günkü gibi” dersem abartı olabilir ama “sanki ilk yılındaymış gibi” diyeyim bari!

Direksiyonu öylesine hafif ki

Koskocaman bir otomobil, bu kadar mı kullanışlı olabilir?  Bu kadar kolay kullanılır? Mercedes direksiyonları zaten ezelden beri yumuşacık olmasıyla ünlüdür. Bununki tüy gibi, serçe parmağınızla dünyayı çeviriyor gibi hissediyorsunuz. Ha bir de olağanüstü manevra yeteneği var, dikkat ettiniz mi bilmem, hani sağa sola dönüşlerde Mercedeslerin ön tekerlekleri açı değiştirip yan yatar ya, dönüş çapı konusunda inanılmaz avantaj sağlıyor, koskoca araba, üç buçuk metrelik yerde U dönüşü yapıyor!

Otomobille yaşam kategorisine mutlaka göz gezdirin!

1993 Mercedes-Benz 500 SEL

Semranım bir kaset koy da neşelenelim

Heybetli dış görüntünün ardında salon salomanje bir kabin var, önü ayrı geniş, arkası zaten öyle. Ağır kapıların üzerinde çift katlı cam var, önce zırh zannediyorum ama aslında yalıtım için kullanılmış kalın camlar. Hakikaten otomobilin içine girip kapıları kapattığınızda dünyadan izole oluyorsunuz. O sessizlikte fotoğrafçıma dönüp “Hadi bir CD koy da neşelenelim” diyorum sırıtarak. “Abi o bundan bir önceki kasaydı” diyor gülerek. Kaptı tabii espriyi. Eski de olsa ceviz kaplı bir Pioneer müzik sistemi kabini şenlendiriyor. Sağ ön koltuk sırtlığındaki ekranın yanında asılı duran CD çaların uzaktan kumandası bile ceviz kaplı! Kapı içleri, kokpit, vites konsolu derken ormanda zannediyorum kendimi! Lüks fena bir şey yahu! Kokpit tıpkı BMW 840 Ci’de de yazdığım gibi hesap makinesi gibi, düğme dolu, cam açmak için koca koca düğmeler koymuşlar. Tabii o yılların ergonomi trendleri böyle. Ön ve arka koltukların ısıtmalı olduğunu söylemeye gerek var mı? Ama ısıtma olduğunu belli etmek için ızgara misali semboller koymuşlar düğmelere!

Casio saat ekrancıkları

Klimanın ısı derecesini görmek için minik likit kristal ekranlar var, 20 yıl sonra gelecek hayalet ekranlar o zamanlar hayal aşamasındayken en zengin müşteriler bile Casio saat ekranlarındaki kadar bilgilerle aydınlanabiliyormuş. Manuel yıllar tabii… Ama perdeler elektrikli, aynalar elektrikli, kafalıklar elektrikli. Koltuklar ise elektrikli olmanın yanında 3 farklı sürücü için hafızalı! Kalorifer de motor durdurulduktan sonra bile sıcak hava vermeyi sürdürebiliyor. Far yıkamaydı, çift bölgeli klimaydı, sunroof gibi lüks ekipmanları da ayrı! Bir arka kapıların perdeleri manuel, e onları da kendimiz çekiverelim yani… Yanlış anlamayın, 1993’teyiz!

Park sensörleri yok, boynuzcukları var

O zamanlar park sensörü yok, evet, en lüks otomobilde bile yok. Ama Mercedes-Benz bu, böyle bir mücevherin geri manevrasını şansa bırakmış olabilir mi? Geri vites seçildiğinde otomobilin arkasında, bagaj kapağının köşelerinde eski teleskobik antenler gibi iki boynuzcuk yükselmeye başlıyor. 500 SEL’in nerede bittiğini göstermeye yarıyor bu manuel park sensörleri! Sonra vitesi ileri moda aldığınızda boynuzcuklar yerine giriyor anten gibi.

V8 motor 326 beygir gücünde

Makine dairesine gelince. 500 SEL’in devasa kaputunun altında 5.0 litrelik V8 motor var. Hacmiyle ismi farklı olanlardan değil, gerçekten 5.0 litre. İkiz turboların krallığını ilan ettiği bugünler için bazılarına az görünebilir ama 320 beygir gücü, o yıllar için muazzam bir kuvvet anlamına geliyordu. Bugünkü keyif otomobilimin 4 ileri vitesli 4G Tronic otomatik şanzımanını yöneten kol, geçmişin Mercedes klasiklerinden zigzaglı bir yolda ilerliyor. Görüntüsü eski olabilir ama hala çok keyifli kullanılıyor, geri de kaydırmıyor. Geçişleri bugünkülere göre biraz vites değişimini hissettiriyor ama sorun edilecek konu değil. Öyle manuel kullanım seçeneği yok ama kış modu seçilebiliyor. Uçak gibi çalışan motorun sesi kabinde pek duyulmuyor, çalıştığını anlıyorsunuz o kadar, gerisi izole. Tabii gaza yüklendiğimde içten içe bir kükreme geliyor. Olacak o kadar önümde 8 silindir çalışıyor! Sadece kurşunsuz benzinle! O zamanlar öyleydi bu işler, malum oktan kaygısı da var!

500SEL’de ESP nasıl olmaz?

Otomobil müthiş konforunu gelecek yıllarda son haline ulaşıp Airmatic adını alacak hidropnömatik süspansiyon sistemine borçlu. Mercedes-Benz’in Citroen’den alıp geliştirdiği havalı süspansiyon. Öyle bir teknoloji ki bulutların üzerinde ilerliyormuş hissi veriyor. Mekanik olarak müthiş olmakla birlikte elektronik yoğunluğu henüz tam başlamamış. Önemli bir eksik var, henüz geliştirme aşamasında. İki yıl sonra 1995’te S600 Coupé’de lanse edilecek ESP’den (elektronik stabilite programı) mahrum bu lüs sedan! Dengeyi kaybetmeyecek şekilde kullanıyoruz. Ama patinaj önleme sistemi ASR (Anti Slip Regulation) hizmetinizde.

Eski zamanların krallarından 500SEL, meraklısı için bugün 110 bin TL fiyatla satılıyor. Öyle sağlıklı görünüyor ki, tek marşta saat gibi çalışıyor ve vitesi D’ye getirdiğimde cüssesinden beklenmeyecek çeviklikle ilerlemeye başlıyor. Otomobil kullanmanın zevki o yıldızın arkasında daha bir başka, buna şüphem hiç yok artık.

 

 

1 YORUM

Yorum Yap

Please enter your comment!
Please enter your name here