BMW 320i Convertible (1990)

0
7038

Erken klasik oldu gibime geliyor bu otomobil. Ama gerçek bu. Zaman kimse için beklemez. Artık ender rastlanan üstsüz bir E30 320i’deydik.

Süreyya İzgi, 1990 model bir BMW 320i kullanıyor ve bu eşsiz deneyimi paylaşıyor. Belki de gelmiş geçmiş BMW modelleri içinde en etkileyici olanlardan biri olan 1990 model 320i çok keyifli bir deneyim yaşatıyor. 

 

 

 

 

Çok güzel bir otomobil kullandım. Tam bir genç klasik otomobil. Klasik otomobil ilanlarına bakıp böyle bir araç garajımda olsun diyenler onunla mutlaka tanışmak isteyecek.

BMW 320i yeni olduğu zamanlarda yollarda hayran hayran izlediğimi hatırlarım. Pahalıydı ama hala da ucuzlamış değil, reşat altını gibi, çok para ediyor. Çekim yaptığımız o gün ise epey bir mesafe kat ettim bu genç artistle. 25 yıl önce üstü açık otomobiller bugünküler kadar yaygın değildi. Hem olduğundan daha pahalıydı hem de az ithal edilirdi. Artık iyice ortadan kalktılar, rastlanınca klasik sayılacakları çağdalar artık.

 

Bu çok iyi toplanmış bir E30 modeli. Maslak’ta MinAuto’nun eseri. Titiz çalışıldığı her yerinden belli. Eskiden sedan da coupe de station wagon (touring) da convertible da olsa E30 kodu yetiyormuş. Birkaç motor/şanzıman değişikliği ve makyajla 1982-1994 arası üretilen ve bugün artık bir kült haline gelmiş BMW 3 Serisi’nin zannederim ki BMW M3’ten sonra en güzel modeli.

 

 

 

 

Bugünün üstsüzleri kadar çabuk olmasa da hızlı kuruma özellikli kumaş tavana sahip 320i, cabriolarda tercih edilen özel renklerden birine sahip BMW’nin adeta yeni “icat ettiği” renkleri ifade eden Individual serisinden bir mavi. Üstü açıldığında üç kutudan iki kutuya düşen otomobil, derhal yazlık havasına geçiyor. M Paketli 320i’nin tamponları M3 sanılmasını sağlıyor. Tabii bir de ızgaranın üzerinde M3 logosu var. En değerli parçalardan biri de 17 inçlik lastikleri saran Alpina jantlar. Dururken ayrı güzel, dönerken ayrı…

 

 

 

 

Otomobilin içinde kemerleri de gövde rengi. O yıllarda hayvanlara karşı biliç uyanmadığından olsa gerek gerçek deri kaplanmış olan koltukların yanal ve baldır destekleri fark edilmeyecek gibi değil. Bu arada ben otomobilde takla barları bulunmadığını fark ediyorum. Dört kafalık bulduğunuza şükredin! Hatırlıyorum ki, daha BMW’nin lansmanı sırasında üstü açık bir E46’nın ön cam çerçevesine bir başka 3 Serisi’ni göbekten yerleştirip dengelediği “gösteriye” yıllar var! Otomobilin sürücü odaklı kokpitinde tek sıra tarihi ışıklı uyarılar yer alıyor. O dönemde fren balatasının bitmekte olduğunu gösteren ışıklar en havalı donanımlardandı! O zamanlar şimdiki gibi ışıl ışıl değildi kokpitler. Bu, dönemin en gelişmişlerinden biri! Üstelik ortasında M Paket’ten dolayı bir M logosu var!

 

En az 320 km/s’de biten hız göstergesi kadar sahte ama heyecan katıyor. Kokpite renk katan ise Pioneer’ın kızaklı radyo CD çaları! Farları yakmak için soldaki kolu kendinize çekmeniz gerekli. Uzadıkça uzuyor o da, teleskobik sanki! Ne de olsa 1980’lerden kalma…

 

Otomatik far yükseklik ayarı yok, kademeli sizin seçmeniz gerekiyor! Manuel klima kumandaları bile sürgülü. Şık cabrionun camlarıysa joystick gibi görünen vites kolunun etrafına yerleştirilmiş düğmelerle açılabiliyor.

 

Önemli bir bilgi; üstsüz modeller Temmuz’da Ağustos’ta o güneşin altında içine doluşup gezmek için üretilmez. Ülkemizde yaygın alışkanlık bu şekilde. Yağışsız bahar günleri, yaz geceleri ve tabii kış güneşidir gerçek cabrio zamanları. Yoksa beyin sote kaçınılmaz bir durum! Bunun içindir ki cabrioların ısıtma sistemleri hep güçlüdür.

 

Tavan mı? Onu manuel açmak zorundasınız, biraz uğraşıyoruz ama arka koltukların arkasında yuvasına kolayca gizleniyor. Doğrusu son 20 yılda ergonomi anormal gelişmiş! Ama gözlediğim bir şey var, malzeme kalitesi o zaman da yüksekmiş. Şu kadarını söyleyeyim, 24 yıl öncesinin kalitesine hala yaklaşmayan birçok üretici var!

 

Otomobilin etrafında çok zaman geçirdik, biraz dolaşalım. Marş basınca duymak istediğimiz ses geliyor önden. Şimdiki turbo destekli ekonomik çevreci motorlar gibi başka marka sesi değil, özlediğimiz o boğuk BMW sesi! Bunda motorun 6 silindirli olmasının da payı büyük ama güzel işte… Yukarı asılı değil de tabana bağlı olan gaz pedalı, 150 HP’lik motoru canlandıran emirleri iletiyor. Motor saat gibi işliyor, bakımlı. Tabii 150 HP şimdiki 150 HP’den farklı değil, biraz ağırkanlı geliyor. Şimdiki 316 bile 136 HP güce sahip.

 

 

Hiçbir elektronik desteği bulunmayan otomobil virajlarda oynamak isteyenlere kapıyı açık tutuyor. Arkadan itişin yanı sıra diferansiyel kilidi, viraj oyuncularına hazır.

 

Otomobilin gaz tepkilerine ve motoruna alışmak gerekli. Ama yine de diyebilirim ki virajları yılan gibi dönüyor. Modern motorlar gibi yakıt ekonomisine yönelik sistemleri öne çıkmayan motoruyla 60 litrelik yakıt tankından geriye sayıyor 320i. Gerçi gösterge tablosunda insanı her an vicdani hesaplara sokan anlık yakıt tüketimi hakkında fikir veren “ilkel yol bilgisayarı” (!) var ama yine de sarfiyatın önüne geçmek kolay olmuyor.

 

Yüksek sürüş zevki, cabrio keyfiyle birleşince tam bir sürüş ziyafeti yaşanıyor, umursamıyoruz. Yaşlı BMW yollarda hala ilgi odağı. Tok homurtusu, artistik tasarımı ve üstsüz cazibesiyle geçtiği yerlerde kafaları hala kendisine döndürüyor. Saçların durumu mu? Eskiden dalgalı saçlar modaymış. Üstsüz BMW de sürücüsünü bu modaya dahil etmek için gelen havayı fön çekmekte kullanıyor! İnince saçları düzeltmek şart!

BMW marka araçlar ilginizi çekiyorsa arabam.com BMW test içerikleri sayfasını ziyaret edebilir, bu sayfada uzman görüşüyle BMW modelleri hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz. 

Yorum Yap

Please enter your comment!
Please enter your name here