Kim sevmez ki üstü açık otomobilleri? Otomobil firmaları tarih boyunca üstü açık otomobilleri Cabrio, Cabriolet, Convertible, Spyder, Roadster gibi farklı isimler ile satışa sundular. Bu kadar farklı isim kullanılmasına rağmen hepsinin anlamı aynıydı: Ferah havanın saçlarımızı okşayışı, gün ışığı ve masmavi gökyüzüne sınırsız erişim…

Bu yazıda da tarihte önemli yere sahip üç Roadster otomobilden bahsetmek istiyorum.

Mazda MX-5 Miata

Küçük Japon otomobil, roadster denilince ilk akla gelenlerden. Bir çok nesli ile gördüğümüz MX5, ilk olarak 1989 Şikago otomobil fuarında karşımıza çıktı. Çıktığından beri 3 tam yediden tasarım olmak üzere 4 jenerasyon ile gördük fakat temelleri hiç değişmedi. Açılır tavan, ön tarafta sıralı dört silindir motor, arkadan itiş ve iki koltuk. Basit, eğlenceli, küçük ve uygun fiyatlı oluşu belki de başarısının en önemli sebeplerinden biri.

“NA” Birinci nesil MX5 Miata

NA nesli olarak bilinen orijinal Miata 1990 modeli olarak piyasaya çıktı ve ona mutlu bir yüz ifadesi veren açılır farları ve gülümseyen ağız benzeri ön ızgarası ile dikkat çekti. 116hp güç üreten 1.6 litrelik motoru ile keyifli olduğu kadar doyurucu bir performansta sunmayı başardı.

“ND” Dördüncü nesil MX5 Miata

Günümüzdeki son nesil olan “ND” MX5 Miata ise 2016 ile karşımıza çıktı. Önceki neslin ağır olmasından sonra Mazda, bu otomobilde ağırlığa odaklandı ve güvenlik donanımlarına, teknolojilerine rağmen orijinali ile benzer bir ağırlığı elde etmeyi başardı. Önceki Miatalardan farklı olarak “Şirin” değil agresif görünen bir tasarım ile geldi. 155hp güç üreten 2.0 litre motoru ise keyifli bir otomobil olmasına yetiyor.

Porsche 911 Targa

911 Targa ve sahil. Daha uyumlu bir ikili yok…

Zarafet, incelik. Bence Targa’yı tanımlayan kelimeler bunlar.

Porsche, yeni Roadster modelini tanımlamak için bir isim düşünüyordu. Sicilya’da yapılan başarılı olduğu bir yarışın adını tercih etti: Targa Florio.

Ancak bu karar verilen son isim olmadı. Otomobilin “911 Flori” şeklinde adlandırılması da tercih konuşuldu fakat sonunda “Targa” olarak tarihe geçti. İlginç detay firmadan kimse kelimenin anlamını kontrol etme gereği duymayınca ortaya çıktı. Broşür hazırlanırken Targa’nın İtalyanca “Plaka” anlamına geldiğini farkettiler.

Orijinal Targa, 1964 Eylülünde karşımıza çıktı. 1966 sonbaharından itibaren Porsche, Targa Coupé’yi 911, 911 S ve 912 için büyük bir başarıyla tamamladı. 1967 yazının sonundan itibaren, Targa modelleri isteğe bağlı olarak katlanır plastik arka cam yerine güvenlik camından yapılmış sabit ve ısıtmalı bir arka cam ile sipariş edilebilir hale geldi. Sadece bir yıl sonra ise bu cam standart ekipman haline geldi ve 1993 yılına kadar neredeyse hiç değişmeden Targa’nın standartı haline geldi

Güncel (2022) 911 Targa 4S

Son bir bilgi olarak Targa’da yer alan en önemli ve ikonik detay yolcuların hemen arkasında yer alan fırçalanmış paslanmaz çelik takla barıdır.

Ferrari 250 California (1957)

Ferrari’nin motor sporlarındaki itibarı ve ithalatçı Luigi Chinetti’nin çalışmaları sayesinde Amerika Birleşik Devletleri önemli bir pazar haline geldi. O zamanlar Batı kıyısı temsilcisi John Von Neumann, Kaliforniya güneşine uygun bir üstü açık 250 GT Berlinetta’nın satış potansiyeli olduğunu düşündü. Teklifi ilettiğinde Chinetti memnuniyetle karşıladı ve Enzo Ferrari’yi bunun iyi bir fikir olduğuna ikna etti. Bu otomobilin üretim fırsatı Scaglietti’ye verildi. Böylece şu an efsanevi sayılan, 9 tanesi alüminyum gövdeli 106 araç üretildi. 

Bu model iki farklı seri altında üretildi: 1958-1960 yılları arasında LWB (Long Wheel Base yani uzun dingil mesafesi) ve 1960-1962 yılları arasında SWB (Short Wheel Base yani kısa dingil mesafesi). Çıkarılabilir bir hard-top tavan her iki seri için de mevcuttu.

LWB (Üstte) ve SWB (Altta) Versiyon

Görsel olarak, serinin ilk otomobillerinin belden aşağı kısmı direkt Berlinetta gövde tipine tipine benziyordu. Sadece ön cam, katlanır kanvas kumaş tavan, bagaj çizgisi ve kapı kolları ile fark gösteriyordu. LWB versiyonların üretimleri devam ederken gövde detaylarında bazı değişikliklere gidildi.

Bazı versiyonlar kapalı, bazıları da açık farlar ile satılıyordu. Seçim direkt olarak müşterinin elindeydi (O zamanlar yasal olarak farların açık olmasını zorunlu tutan İtalya hariç). 1959 sonlarında ve 1960 başlarında üretilen otomobiller öncekilerin tamburlu frenlerinin aksine dört tekerlekte disk fren ile donatıldı. Yılın 1960 olduğunu düşünürsek etkileyici bir durum.

Son olarak performanstan bahsedelim. 2953.21cc (3.0 litre) hacmide V12 motordan güç alıyor. Bu motor otomobile 240hp güç üretiyor. Otomobil bu motor ile 252km/h hıza ulaşabiliyor.

Sizin de çok sevdiğiniz üstü açık otomobiller varsa yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz 🙂 Herkese keyifli sürüşler.

Üstü açık otomobil ilanlarına buradan ulaşabilirsiniz. 

Yorum Yap

Please enter your comment!
Please enter your name here