Süreyya İzgi ile Caterham 7 Superlight R300’ü Deneme Fırsatı

0
5041

Intercity Rent a Car sağ olsun, Caterham ile İstanbul Park’ta “gazlamama” bir şans verdi. Hep merak ettiğim bu efsanevi yarışçıyı dünyanın en güzel Formula 1 pistlerinden birinde kullandım.

Hep cezbetmiştir beni Caterham. Yolda kullanma şansım olamazdı belki ama pistte kullanacak kadar da param olmadı. Özel şampiyonalarda piste çıkan Caterham ile yarışabilmek için 30.000 Euro bulmak gerekiyor. Ya da şöyle sıkı bir sponsor… Ama Intercity Rent a Car sağ olsun, Caterham ile İstanbul Park’ta “gazlamama” bir şans verdi. Hep merak ettiğim bu efsanevi yarışçıyı dünyanın en güzel Formula 1 pistlerinden birinde kullandım.

Caterham Super 7, 1973 yılından beri üretilen bir klasik. Aslında üzerine kurulu olduğu platform daha da eski, İngiliz otomobil üreticisi Lotus’un 1957’den 1972’ye kadar ürettiği Lotus Seven Series 3’ün platformu üzerinde yapılandırılan iki koltuklu üstü açık sporcu, sadece 530 kg “hafifliğinde”. Motor ve lastikler dışında ağırlığa yol açacak herhangi bir yük taşımıyor! İsim ve tasarım haklarını Lotus’tan alan Caterham, uzunca zamandır, bu tarihi figürün ekmeğini yemeyi sürdürüyor. Lotus’un kurucusu Colin Chapman, motorsporlarına olan tutkusunu kendisi pistlerde pek yaşayamamıştı ama Lotus Seven ile spor otomobil tarihinin en çılgın modellerinden birini yaratarak meraklılarına sunabilmişti. Sadece 329 kg’lık bu otomobilin takipçisi olan Caterham 7, dururken bile “bırakın beni, gideyim” diye bağırıyor adeta.

Fazla detaylı bir durumu yok Caterham’ın, hiçbir elektronik destek yok, ileri mühendislik eseri bir şasi ve süspansiyon geometrisi ve onları sürükleyen bir motor! Caterham tarihinde dönem dönem Lotus, Cosworth, Opel ve Rover’dan alınma birçok motor yer almış, hatta bizim Anadollarda kullanılan Kent motorundan bile yararlanılmış. Benim kullanacağım otomobildeyse modern zamanlara ait 2.0 litrelik Duratec Ford motoru var. Hani Mondeo’da enlemesine duran motorun uzunlamasına yerleştirilmişi. Tabii ki üzerinde gerekli modifikasyonlar yapılmış. 7400 d/d’de 180 HP üreten motor, çevresini saran sac parçalarını uçuruyor. Kullanılan vites kutusu da neredeyse ağırlıksız bir sıralı/sekansiyel Sadev şanzıman. Ve tabii kendine özgü bir manifold, egzoz çıkışı ve süspansiyon elemanları.

Dikkat ederseniz konfordan hiç söz etmiyorum. Süspansiyon sadece tutunmayı sağlıyor. Ama FIA standartlarındaki “kafesin” altındaki yarış koltuğu adeta bir eldiven gibi sarıyor vücudumu. Girmesi çıkması oldukça zor, bunun için nubuk kaplı direksiyon simidi, pilot yerine oturduktan sonra mafsala takılıyor. Kaskımı takıp yerleştiğim koltuk, kendimi otomobilin bir parçası gibi hissettiriyor. 6 noktalı emniyet kemerimi özenle bağlıyor, fırlayıp gitmeyeyim diye!

Kokpit üzerindeki şalteri açıp solundaki kırmızı düğmeyle startı veriyorum, homurdanarak çalışmaya başlıyor Ford motoru. Fazla bir gösterge yok, 8.000 devir çevirebilen motorun devir saati en etkileyici olanı. Hız göstergesine gerek bile duyulmamış. Ama irice bir dijital vites göstergesi var, bulunduğum vitesi görmem gerek.

Vites kolunun bileziğini yukarı çekip kırmızı dijital göstergede 1 sayısını görüp 13 inçlik semi slick lastiklerimin üzerinde pistte süzülmeye başlıyorum. O kadar çevik ki, anında ulaştığım hızı göremesem de pist kenarındaki reklam yazılarının bulanıklaşmasından anlıyorum ne kadar hızlı olduğumu. Sanki asfaltın üzerinde koltukla sürükleniyorum. Elimde son derece keskin tepkiler veren bir küçücük simit, ateşli bir motor ve seri değişimler yapmamı sağlayan vites.

Caterham 7’nin düzlükte ivmelenmesi aşırı hızlı, şehirde kullanayım deseniz zapt edemeyebilirsiniz, delice hızlanıyor. Zannedersiniz motor tek başına ilerliyor, sırtında taşıdığı “hafifliği” umursamıyor bile, anlıyorsunuz ki siz aslında Caterham koltuğunda unutulmuş bir detaysınız! Caterham 7’nin olası riskleri es geçilecek türden değil; BBC’nin ünlü Top Gear programının meşhur pist rekoru tablosunda halen Bugatti Veyron’un önünde en hızlı 13. otomobil durumunda. Bu nedenle Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA) tarafından homologe edilmiş güvenlik ekipmanları, hiçbir şeyi şansa bırakmamış, yangın söndürücü bile otomatik olarak devreye giriyor.

Asfaltı tırmalaya tırmalaya ilerleyen Caterham ile boş tribünlerin önünden soluksuz geçiyor. Alkış sesleri olsa start/finiş düzlüğünün ardındaki viraja kontrolsüz girip kuma girdikten sonra soluğu yandaki reklam panolarında almamak mümkün değil! Sürücüsünü de seyirciyi de gaza getiren bir coşku hakim.

Caterham F1 Konusuna de Değinelim: Ünlü Formula 1 pilotlarını bile zorlayan 8. virajı Caterham ile dönmek bir keyif. Tabii benim hızım onların ancak yarısı kadar! Zaten yarıştığım kimse de yok, pist benim, özgürce tadını çıkarıyorum. Slick lastikler tutunmaya o kadar hazır ve istekli ki, süspansiyon elemanları işlerini zorlanmadan yapıyor. Yüzey deseniz, zaten ipeksi, yolda gördüğümüz asfaltlardan değil, zamk misali, esneme yok, zorlanma yok. Fizik kanunlarına maksimumda direniyor, beni yolda tutuyorlar. Pistteki turlar ilerledikçe lastikler daha da ısınıyor, yolla bütünleşiyor. Virajlarda apekse kapanıp kırmızı beyaz renkli kurb’lere çıkmayı seviyorum. İyi ayarlayamazsam Caterham’ın uzun burnunun zıpladığını hissediyorum. Ama sürüşü o kadar zevkli o kadar kontrollü ki hemen toparlamak hiç zor olmuyor. Colin Chapman’ı yad ederek tamamlıyorum turlarımı. Ne mükemmel bir geometriyle geliştirmiş Caterham platformunu, nice pilotlar çıkardı bunun tadını. Adeta kendi içinde iki viraj daha dönülen sekizinci virajdan çıkıp F1 pilotlarının 310 km/s’ye kadar ulaştıkları iniş vardır ya, onlar gibi hızlanmak tabii ki imkansız ama oradan aşağı doğru süzülürken “iyi ki tepemde cage var” diyorum, “yoksa kesin uçup gideceğim”. Dokuzuncu “köşe”ye geldiğimde “bu kadar dik açılı viraj olur mu” diye söyleniyorum, sanki beni düşünüp viraj yapacaklardı! Neyse ki Caterham’ın motoru gibi frenleri de çok güçlü. Sıralı şanzımanımda vitesleri düşüre düşüre yavaşlayıp “köşeyi” dönüyorum.

Sürüş ve çekimleri tamamlayıp pite girdiğimizde “mecburen” lastik kokusunu soluyorum. Avon marka semi slick lastikler işkenceden çıkmış gibiler! Bu işin keyfi de biraz bu böyle çıkıyor sanırım.

Caterham ile yarışmanın yolu Intercity Caterham Cup’tan geçiyor. 2017 sezonunda İstanbul Park ‘ta 7 hafta sonu gerçekleştirilecek 12+1 yarışlık şampiyonaya katılım 30.000 Euro. Ama sponsor bulamazsanız da çok kafaya takmayın, bu parayı vermeden pist efsanesi otomobil tribünlerden de izlenebilir. Yakıt tipi: Benzin Caterham Motor hacmi (cc): 1999 Caterham Motor gücü (HP/d/d): 180@7400 Maksimum tork (Nm/d/d): 200@6250 Vites kutusu: 6-ileri sıralı otomatik Maksimum hız (km/s): 180 0-100 km/s hızlanma (sn): 4.0 Ağırlık (kg): 530 U/G/Y (mm): 3665/1660/1500 Aks mesafesi (mm): 2385

Yorum Yap

Please enter your comment!
Please enter your name here