WRC Otomobili İle Etap Geçiyoruz

0
16388
wrc otomobili

Süreyya İzgi ile heyecan dolu bir deneyim: WRC otomobili ile etap geçiyoruz…

WRC Otomobili İle Etaplar Teker Teker Geçildi

Yok yok, eski eskidir, nerede arıza yapacağı belli olmaz. Arızasını yaptırır tamirciden çıkarsınız çok gitmeden başka bir yeri bozulur. Birkaç gündür tam da bunu yaşadık. Biraz bakımını geciktirince sorunlar arka arkaya geliyor. Çok özel bir Amerikan coupé’sini kullanıp yazacaktım, bizi ikinci kez yolda bıraktı. Baktım ki yazım gecikecek, onu gelecek aya erteleyip hız kesmeden “yola” devam etmek için bir WRC yarış otomobili deneyimimi yazmaya karar verdim. Düşündüm ki motorsporları otomobilli yaşamın vazgeçilmez bir parçası.

İkinci El Lancer İlanları

Barcelona Etabı

Barcelona kırsalındayız. Mitsubishi’nin Dünya Ralli Şampiyonası’nda fırtınalar estirdiği yıllar. Japon üreticinin ralli takımının davetlisi olarak o yıllardaki pilotlarıyla kısa birer etap geçeceğiz. Servis alanına gelmeden önce yetkililerle kısa bir görüşme yapıyoruz, bir sağlık problemi olup olmadığını sorduklarında durumun “sakat” olduğunu anlıyorum, sanırım TV’den ya da etaplardan izlediğim gibi olmayacak, canlı canlı ağır bir heyecan fırtınası yaşanacak gibi…

wrc otomobili lancerBu aşamayı geçtikten sonra uzatılan tulumu geçiriyorum sırtıma. O sırada peşpeşe iki WRC pilotu geliyor; Kırmızı Elmas’ın büyük şampiyonu Tommi Makinen ve Freddy Loix sonrası pilotları. François Delecour ve Jani Paasonen. WRC. Yani Dünya Ralli Şampiyonası. Dünyanın en hızlı pilotları arasında bunlar. Delecour zaten bir efsane. Paasonen ise zaten Fin. Onların doğasında var ralli yeteneği…

Pilotlarla tanıştırılıp tokalaşıyoruz. Güler yüzlüler ama benim kafamda deli sorular, Rocky filmindeki repliği tekrarlıyorum kendi kendime, “acı yok, acı yok”… Paasonen’in güler yüzünü karşılıksız bırakmayıp sırıtarak kaskı kafama geçiriyorum. Eldivenlerimi de taktıktan sonra ürkek adımlarla kuruluyorum sağ koltuğa. Bir WRC pilotuna co-pilotluk yapacağım. Olacak şey mi?

Delecour Denk Gelse Fena Olmazdı

Ben “Tüh keşke Delecour denk gelseydi” diye düşünürken Jani bana dönüp “ready?” diye soruyor. Delecour daha şöhretli ve şampiyonlukları var ya… Ecelime susadım herhalde! “Yes” diyorum tereddütsüz ve roket toprağı kazıyarak ateşleniyor! 300 beygirlik, dönemin en güçlü Grup N ralli otomobiliyle start alıyoruz. Şimdikiler gibi 1.6 turbo olanlardan değil, eski toprak bu, 2.0 litre turbo. Hacim demek güç demek! Olamaz böyle bir şey, dünya patinaj çekiyor sanki! 500 Nm’lik tork, Enkei jantların, Michelin lastiklerin takılı olduğu dört tekerlekten birden yola yayılıyor! “Allahım hızla sana geliyorum” diyorum. Arkamızda yoğun bir toz bulutu bırakarak ışınlanıyoruz. “İkiz turbolu motordan gelen sesleri tarif edemem” diyeceğim, otomobilin altından sıçrayan taşları, çakılların sesleri neredeyse o kükremeleri bile bastırıyor.

İlk viraja yanlayarak girerken korkum olmadığını göstermek istercesine espritüel kişiliğimden bir örnek fısıldamaya kalkışıyorum co-pilot havasıyla, “easy right” diyerek. Paasonen bana Lancer EVO’yu kükreterek yanıt veriyor sanki! Hiç nefes almaz mı bu otomobil! Sanki sürekli hız artışı sürüyor gibi. Tabii ki döşemesiz kapının içindeki demirleri sıkmaktan demir yamulmuş desem, abartı olur biliyorum ama inanın bana yamulmuş geliyor…

Sert Virajlar Heyecan Vericiydi

Önümüzde sert bir viraj daha var, tam sol sert türünden. Bu viraja Paasonen öyle bir yan giriyor ki “Ooo, buraya kadarmış, tamam hayat birazdan bitiyor” diye düşünüyorum yoğun takırtılar arasında… Savrulurcasına bir dönüyoruz o virajı yan yan, sanki oturduğum yerden otomobilin arkasını da görüyorum. Hani rollercoasterda ya da o kadar ileri gitmeyeyim, çocukken lunaparklardaki gondollarda “Ne zaman bitecek” diye ağlaştığımız anlar vardır ya, Mitsubishi Lancer ralli otomobilinde tam da onu yaşıyorum, adam direksiyonu sola çeviriyor, biz sağa dönüyoruz. Ben “Şimdi düzlük gelir”, “tamam artık yavaşlar” dediğim yerde bir tümsek görüyorum karşımızda. Yoksa yoksa??? Evet, tümsekten havanıp uçarak iniyoruz toprağa! Soluklanmıyor, tam gaz devam ediyor Jani Paasonen. Hızı sevdiğimi bir kez daha gözden geçiriyorum yerden seken taşlar mermi hızıyla altıma altıma çarparken.

Ve sonunda kırmızı Ralliart çadırları uzakta görünüyor. Ama “uzakları yakın eden” WRC pilotları “finişe” homurdanarak sokuyor ralli otomobillerini. Yaklaşık 5 dakika süren etap sonunda “betim benzim” atmış olarak “şükür, tek parça vardık” diyorum finişe.

İniyoruz, teşekkür ediyorum Mitsubishi ralli rakımının Fin WRC pilotu Jani Paasonen’e. Pis pis sırıtıyor, “Nasıl, içini dışına çıkarttım mı?” der gibi. “Acımadı kii, acımadı kii” demek vardı ama doğruya doğru, insanı başka bir boyuta taşıyordu bu bilmediğimiz hızlarda geçilen etaplar!.. “Bir daha mı, tövbe” filan demiyorum tabii ki. Deli olmalısınız, böyle bir zevk reddedilir mi hiç, daha sonra dünya çapında birkaç pilotla daha bu tip deneyimler yaşıyorum, yine WRC’den Petter Solberg, DTM’den Bernd Schneider ve Formula 1’den Heinz Harald Frentzen gibi, uslanmak gelmiyor içimden. Yerli efsanelerimizi de bir başka sefer anlatırım artık…

2. El Satılık Otomobil İlanları

 

Yorum Yap

Please enter your comment!
Please enter your name here