Süreyya İzgi’yle Aston Martin DB11 V12 Test Sürüşü

0
22258

Süreyya izgi, 515 bin Euro’ya satılan ve çok ünlü bir futbolcuya ait olduğu bilinen Aston Martin DB11 V12 ile keyifli bir sürüş gerçekleştirdi. İşte izlenimleri…

Aristokrasi böylesini sever: Aston Martin DB11 V12

Farkındasınızdır, hep özel, hayır çok özel, hayır hayır, ulaşılması imkansıza yakın otomobiller seçip kullanmaya çalışıyorum. Ya çok pahalı oluyor bu araçlar, ya da çok nadide. Bu seferki ikisi de!

Benden sık sık Aston Martin sürüşleri okuyorsunuz, biliyorum. Başka rüya markalar da var evet ama işte Aston Martin bambaşka. Kıyaslanabilecek marka pek de yok. Bunlar genelde sizlerin uyuduğu saatlerde yola çıkıp garajına geri döndüğü için pek karşılaşamıyorsunuz, diye düşünüyorum. Hazır V12 bulmuşken bugün de şövalyelik yapalım da sonra diğer markalarla da ilgileniriz.

Birleşik Krallık’ın elinde kalmış tek İngiliz marka durumundaki Aston Martin’in son modellerinden biri DB11. Artık o bile Daimler ile ortak! Ah şu globallik! Ama yaşamak için mecburlar.

Eşsiz bir tasarım, coupé geleneğinin en yüce tasarımlarından biri. Warwickshirelı markanın 2016 yılı Marek Reichman tasarımı. Elimdeki örnek ise 2017 model. Satılmayı bekliyor. Ben satıcısı bile olsam satmaya kıyamam, sahibi nasıl satıyor bilmem. Şu ihtişama bakar mısınız?

Binerken önünü ilikleme isteği geliyor insana! Bir iç mekan bu kadar mı sade ama bir o kadar da ihtişamlı olabilir? İşte asaletten anlaşılması gereken ruh bu bence! Aston Martin’in İkinci Yüzyılı’na girdikten ve tabii Daimler AG şemsiyesi altına girdikten sonra ürettiği ilk modeli DB11. Seçilmiş tonlar, desenler o kadar özenli ki, görgüsüzlüğe kredi tanımıyor. Üst zevklerin eseri belli. Kokpit üzerindeki teknolojiyse artık dokunmatiğin ötesinde iPhone benzeri parmak sürüklemelere uzanıyor. Gösterge tablosu gibi orta konsol da tamamen dijital. Bir Aston Martin geleneği olarak sadece vitesleri seçmek için düğmelere basılıyor. Sürüş sırasındaysa en zevklisi direksiyon arkasındaki kollarla vitesleri seçmek. O seçimler sürücüye performansın tadını yaşatıyor. Ama yükseltirken ama düşürürken.

Korkutucu, provoke eden bir gövde tasarımı var. Boşa değil tabii, dünyanın vakumlu ilk kaputunun altındaki V12 motora güveniyor o kışkırtıcılıkta. Yani kapatamadığınızda o kendisini çekiyor! Üzerinde kanatçıklar bulunan kaputun yanı sıra C sütunlarında da aerodinamiyi destekleyen oluklar var. Belli ki rüzgarla oyun oynamıyor bu ihtişamlı copué. 12 silindiri birbirine düşüren 5.2 litrelik motor, tam 608 HP! Bu ne demek biliyor musunuz? 3.9 saniyelik 0-100 km/s hızlanması ve 322 km/s’yi vuran sürat yolculuğu! Platformu, kaputu, tavanı alüminyum olsa da sürücüsüyle 2 tonluk bir ağırlıktan söz ediyorum, mermi hızıyla ışınlanan! İkiz turbolu V12 motor bu sırada öyle sesler çıkarıyor ki, sanki Formula 1 otomobilindeyim diye düşünüyorum. Üç sürüş modu var DB11’in. Boğaz gezintileri için Normal, sanki o Normal neydi ki dedirten Sport, ve sanki Sport kime yetmeyebilir ki diye düşündüren Sport +! Aslında sırasıyla hepsi adım adım vahşiliğe tırmanan basamaklar! Sport +’ta 12 silindirin odalarında yaşanan patlamaların sonunda çıkan seslerin tarifi yok! Tünelden geçerken diğer otomobil kullanıcılarının savaş çıktığını düşündüklerine eminim. 700 Nm’lik torkun sağladığı itişle bir roket kullanıyor gibi hissedebilirsiniz. Özellikle bu modda DB11 poposunu oynatmaya fazla yatkın! Bu kadar torkla asfaltı aşındırmadığına şükretmek gerek! Tüm elektronik önlemlere karşın ıslak yol koşullarında kullanmak aşırı dikkat istiyor. Yoksa kuyruğu bir anda baktığınız yönde görebilirsiniz! Ha bu kadar macera istemeyenler için silindir deaktivasyonu da var, sakin kullanımlarda aktif silindir sayısı yarıya düşüyor. 2.5 trilyonluk coupé kullanıcısı yakıt ekonomisiyle ne kadar ilgilenirse artık!

515 bin Euro’ya satılan bu otomobil, ünlü bir futbolcununmuş. Henüz 9500 km’de otomobile doymuş! Zenginlik böyle bir şey mi? Yoksa yoksa? Neyse otomobile dönelimJ

Isıtmalı ve havalandırmalı koltuklar, ısıtmalı direksiyon simidi, 20 inçlik Black Diomand jantlar, 360 derece kuş bakışı kamera gibi üst düzey donanımlar değil bu otomobilin albenisi. O sürüş ruhu var ya sizi şövalye gibi hissettiren… Asıl cazibesi o işte!

Otomobilde 1000 watt gücünde Bang&Olufsen müzik sistemi var. Onun da üst modellerinden Beosound modeli. Ama size bir şey söyleyeyim mi, motordan yayılan sesler, müzik sistemini aklınıza bile getirmiyor. Siz benzinden haber verin, en güzel şarkıları motor çalıyor zaten!

Fotoğraflar: Ferhat ÖNAL

Yorum Yap

Please enter your comment!
Please enter your name here